out of Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
out of1. -den (Yeri değişen birinin/bir nesnenin çıkış yerini bildirir.): Take your hands out of your pockets! Ellerini ceplerinden çıkar! 2. dışında: It´s out of range. Menzil dışında. That´s out of my sphere. Bilgi alanımın dışında o. 3. -den uzak, dışında: It´s twenty kilometers out of town. Şehirden yirmi kilometre uzakta. 4. -den dolayı, için, -den: He did it out of love. Sevdiği için yaptı. She did it out of necessity. Mecbur kaldığı için yaptı. He went to them out of desperation. Çaresizlikten onlara gitti. 5. arasından: Out of three hundred candidates they selected her. Üç yüz aday arasından onu seçtiler.
-
out of action1. işlemeyecek hale gelmiş. 2. saf dışı (oyuncu/asker).
-
out of breathsoluğu kesilmiş, soluk soluğa.
-
out of commission1. görev yapamaz durumda. 2. bozuk.
-
out of control1. çığrından çıkmış, kontrolden çıkmış; zaptedilemez. 2. (öfkeden) kendini kaybetmiş.
-
out of curiositymeraktan.
-
out of dangertehlikeyi atlatmış.
-
out of date1. modası geçmiş, demode. 2. tarihi geçmiş.
-
out of deference to-e riayeten, -e uyarak.
-
out of doors1. dışarıya; dışarıda. 2. açık havada.
-
out of fashiondemode, modası geçmiş.
-
out of favorgözden düşmüş.
-
out of focusodaklanmamış, flu.
-
out of hand1. hemen, derhal. 2. kontrolden çıkmış; çığırından çıkmış.
-
out of harm´s wayemniyette, emin yerde.
-
out of hearingişitemeyecek uzaklıkta.
-
out of his/her sensesaklı başından gitmiş, çıldırmış.
-
out of joint1. çıkık, çıkmış. 2. çığırından çıkmış.
-
out of line1. with -e uymayan. 2. itaatsiz (kimse). 3. uygunsuz (söz/davranış).
-
out of lucktalihsiz.
-
out of pitymerhameten, acıyarak.
-
out of positionyerinden çıkmış.
-
out of proportionoransız, orantısız.
-
out of regard for/to-in hatırı için.
-
out of spiteinadına: She did it out of spite. Onu inadına yaptı.
-
out of stocktic. elde kalmamış, mevcudu tükenmiş.
-
out of the bluek. dili aniden, damdan düşer gibi.
-
out of the bluebirdenbire.
-
out of the corner of one´s eyegözünün ucuyla (bakmak).
-
out of the ordinaryolağandışı.
-
out of the questionimkânsız, olamaz, söz konusu olamaz.
-
out of trimk. dili 1. kötü durumda, fena vaziyette. 2. idmansız.
-
out of tune1. akortsuz. 2. ahenksiz, uyumsuz.
-
out of turnsıra beklemeden, sırası gelmeden.
-
out of usegeçersiz, kullanılmayan.
-
out of wedlockevlilik dışı, gayrimeşru.
-
out of whackk. dili bozuk, çalışamaz/işleyemez durumda.